- Destek ve hareket sistemi kıkırdak, kemik ve kas dokudan oluşur.
- Yeni doğmuş bir çocukta yaklaşık 300 kemik bulunur. Ancak yaş ilerledikçe bazı kemiklerin birbirleriyle kaynaşması sonucu 206 kemik içeren iskelet sistemi oluşur.
- İnsandaki iskelet yapıyı kemik ve kıkırdak doku oluşturur.
- İskelet; baş, gövde ve üyeler iskeleti olarak gruplandırılır.
a.Baş iskeleti, beyni koruyan kafatası kemikleri ile yüzümüze şekil veren yüz kemiklerinden oluşur.
b. Gövde iskeleti, Göğüs kemiği, omurga, omuz, kalça ve kaburga kemiklerinden oluşan iç organların korunması ve vücut desteğinin sağlanmasında önemli rol oynar.
Omuz kemeri: Önde
iki köprücük, arkada iki tane kürek kemiğinden oluşur.
Kalça kemeri:
Oturga, kalça ve çatı kemiklerinden oluşur.
c. Üyeler iskeleti ise vücudun hareketinde görevli kol ve bacak kemiklerini kapsar.
İskelet Sisteminin Görevleri
- Kaslar ve eklemlerle birlikte vücudun hareketini sağlamak.
- Vücuda şekil vermek.
- İç organları korumak.
- İç organlara ve kaslara bağlanma yüzeyi oluşturmak
- Mineral depolamak.
- Kan yapımını sağlamak (Kırmızı kemik iliklerinde alyuvar, akyuvar ve kan pulcukları üretilir.)
A.Kemik Doku ve Çeşitleri
- Kemik dokusunun oluşumu genel olarak iki aşamada gerçekleşmektedir. Öncelikle bu iş için özelleşmiş hücreler tarafından kemik dokusunun organik kısmı salgılanır. Daha sonra oluşan ara maddeye minerallerin birikimi gerçekleşir.
- Doğrudan kemik oluşumunda embriyonal bağ dokusundan doğrudan doğruya kemik dokusu oluşmaktadır. İskeletteki kısa kemiklerin gelişimi ile uzun kemiklerin kalınlaşması bu yolla sağlanmaktadır.
- İndirekt kemikleşmede ise öncelikle ileride oluşacak kemiğin taslağı olarak hiyalin kıkırdak gelmekte, daha sonra bu kıkırdak modelinin üzerine kemik dokusu yapılmaktadır. Fakat hiçbir zaman kıkırdak dokusu doğrudan kemik dokusuna dönüşmemektedir. Kıkırdak doku harabiyete uğrayarak kemik doku için gerekli temeli oluşturmaktadır. Meydana gelen kemik doku mezenşimden gelişmektedir. Kafatası kemiklerinin bazıları ile bütün uzun kemikler örnek buna verilebilir.
- Kemik dokuyu oluşturan hücrelere osteosit,
- Organik ve inorganik maddelerden oluşan ara maddeye de osein denir.
- (Osteoklast ise kemik yıkımını gerçekleştiren hücrelerdir.)
- Oseinin organik kısmı protein yapısındaki kollagen liflerden oluşur. İnorganik kısmı ise kalsiyum fosfat, kalsiyum karbonat, kalsiyum florür, potasyum ve magnezyumdan meydana gelir.
• Kemik hücreleri yıldız şeklinde olup kemik dokusunda lakün adı verilen boşluklarda yer alır.
• Bütün kemiklerin dışında kemik zarı (periost) bulunur.
• Periost, bağ dokudan yapılmış, bol miktarda sinir ve kan damarı içerir.
Periostun görevleri:
Yeni kemik hücreleri oluşturmak
Kemiğin enine büyümesini sağlamak
Kemiğin yenilenmesini ve onarımını sağlamak.
Bunlar, sert (sıkı) kemik doku ve süngerimsi kemik doku.
Kemiklerin dış kısmında bulunan sert tabakadır.
İçinde kan damarları ve sinirlerin bulunduğu boyuna uzanan havers kanallarına sahiptir. Havers kanallarını birbirine bağlayan enine kanallara ise volkman kanalları adı verilir.
Uzun kemiklerin baş kısımlarında, kısa ve yassı kemiklerin içinde bulunur.
Gözenekli bir yapıya sahiptir ve bu gözeneklerin içinde kan hücrelerinin yapıldığı kırmızı kemik iliği bulunur.
1.Uzun kemikler:
Kol ve bacaklarda bulunan, uzunluğu kalınlığından fazla olan, silindir şeklindeki kemiklerdir.
El ve ayak parmak kemikleri, Ön kol, dirsek, uyluk, kaval ve baldır kemikleri uzun kemiklerdir.
- Uç kısımlarındaki şişkin bölgelere baş, iki baş kısım arasındaki bölgeye ise gövde adı verilir. Baş kısımlarının dışı sert kemik doku, içi süngerimsi kemik doku yapısındadır. Süngerimsi kemik dokunun içindeki boşluklarda kan hücrelerinin üretildiği kırmızı kemik iliği bulunur.
- Gövdede sert kemik doku bulunur. Gövdenin ortasındaki boşlukta ise sarı kemik iliği yer alır.
- Uzun kemiğin baş kısmı ile gövdesi arasında, kemiğin boyuna uzamasını sağlayan kıkırdak doku yapısında epifiz plağı denilen büyüme bölgesi bulunur. Bu kıkırdak yapı 19-23 yaşından sonra kemikleşir ve kemiğin boyuna uzaması durur. İnsanlarda boydaki uzamanın sınırlı olmasının nedeni budur.
Yassı ve ince kemiklerdir. Kafatası, kaburga, kürek ve kalça kemikleri yassı kemiklere örnek verilebilir.
3.Kısa kemikler:
Uzunluk, genişlik ve kalınlıkları birbirine yakın olan kemiklerdir. Örneğin el ve ayaklardaki bilek kemikleri kısa kemiklerdir.
4.Düzensiz şekilli kemikler:
Belli bir şekli olmayan, baskılara karşı dayanıklı, sağlam kemiklerdir. Örneğin omurlar ve çene kemikleri düzensiz kemik çeşitleridir.
Periost (kemik zarı), süngerimsi kemik doku, set kemik doku, kırmızı kemik iliği, havers ve volkman kanalları tüm kemik çeşitlerinde bulunur.
İlik kanalı ve sarı kemik iliği sadece uzun kemiklerde bulunur.
Sarı kemik iliğinin büyük ölçüde yağ hücrelerinden oluşur. Yağ hücrelerinin renginden ötürü bu ismi alır. Yeni doğanlarda kemik iliğinin hepsi kırmızı kemik iliğiyken, büyümeyle birlikte, zaman içerisinde yerini sarı kemik iliğine bırakmaya başlar. Sarı kemik iliği, ağır kanamalar veya hipoksi (oksijen yetersizliği) durumunda, aktif olarak kan hücresi üretme yeteneği de olan kırmızı kemik iliğine dönüşebilir.
İnsanda kemik yapımı ve yıkımı sürekli devam eden bir olaydır.
Genç yaşlarda kemiklerde yapım olayları fazlayken yaşlanmaya bağlı olarak yıkım olayları yapım olaylarından daha fazla gerçekleşmeye başlar.
Kemik yapımında etkili olan faktörler şunlardır:
A vitamini eksikliğinde kemiklerin büyümesi yavaşlar.
C vitamini özellikle kemik yapısında bulunan kollagen liflerin üretiminde etkilidir.
Genetik özellikler: Kemiğin enine ve boyuna büyümesinde, kemiğin son şeklini almasında belirleyici faktördür.
Dengeli ve yeterli beslenmenin yanı sıra hareket ve sporun da kemik gelişimi üzerinde önemli rolü vardır.
EKLEMLER
Eklemler hareket derecelerine göre üçe ayrılır:
1.Oynar eklem:
Kol ve bacak kemikleri arasında bulunan ve vücudun hareketini kolaylaştıran eklemlerdir.
Ligament ile tendonu birbirine karıştırmamak lazım.
Ligament: Eklem bölgelerindeki kemikleri, birbirine bağlayan bağlardır.
Tendon (kas kirişi): Kasları kemiklere bağlayan bağlardır.
2.Yarı oynar eklem:
Boyun ve omurlar arasındaki eklemler bu tür eklemlerdir.
3. Oynamaz eklem:
Kafatası kemikleri bu eklem çeşidi ile birbirine bağlanır.
- Kıkırdak ve kemik, vücudumuzun iskelet çatısını oluşturan, özelleşmiş bağ dokusudur. Diğer bağ dokularında olduğu gibi embriyonik mezenşimden gelişirler.
- Embriyoda, oksijen konsantrasyonu azaldığı zaman gevşek bağ dokusundan hiyalin kıkırdak, arttığı zaman kemik dokusu oluşur.
- İndirekt kemikleşmede öncelikle ileride oluşacak kemiğin taslağı olarak hiyalin kıkırdak gelmekte, daha sonra bu kıkırdak modelinin üzerine kemik dokusu yapılmaktadır. Fakat hiçbir zaman kıkırdak dokusu doğrudan kemik dokusuna dönüşmemektedir. Kıkırdak doku harabiyete uğrayarak kemik doku için gerekli temeli oluşturmaktadır. Meydana gelen kemik doku mezenşimden gelişmektedir.
- Kıkırdak matriksi, fiziksel olarak plastiğe benzer şekilde katı ancak esnek yapıdadır, kemik matriksinde olduğu gibi sert yapıda değildir, bu özellik kıkırdağa katı ve dayanıklı bir kıvam sağlar.
- Kıkırdak doku hücrelerine kondrosit,kondrositler arasında bulunan ara maddeye ise kondrin adı verilir.
- Kondrositler, bir matriksle çevrili laküna içine yerleşik hücrelerdir.
- Kıkırdak hücreleri yuvarlak veya oval şekilli büyük çekirdekli hücrelerdir. Bu hücreler kapsülle çevrilidir
- Kapsül içerisinde birden fazla kondrosit bulunuyorsa bu yapıya kondron (izogen grup) denir.
- Kıkırdak dokuda yenilenme yeteneği çok azdır. Zedelenme olursa önce bağ doku oluşur ve daha sonra bu doku kıkırdak dokuya dönüşür.
- Embriyo döneminde iskelet, hiyalin kıkırdaktan yapılmıştır.
- Ergin bireylerin bronşlarında, soluk borusunda, burunda, kemiklerin eklem başlarında ve kaburga uçlarında hiyalin kıkırdak bulunur.
- Vücudun kasılıp gevşeme özelliğine sahip hücrelerden oluşan kas doku, hareket, sindirim, dolaşım, solunum, boşaltım ve vücut sıcaklığını koruma gibi görevleri gerçekleştirmede etkilidir.
- Kaslarda hücreler arası madde bulunmaz. Kas hücresinin sitoplazmasına sarkoplazma, hücre zarına ise sarkolemma denir. Kas hücrelerinin endoplazmik retikulumuna da sarkoplazmik retikulum adı verilir, mitokondrilerine sarkozom denir. Kas hücreleri yüksek enerjiye ihtiyaç duyduklarından çok sayıda mitokondrileri vardır.
- Sarkoplazmada kasılmayı sağlayan miyofibril olarak adlandırılan telcikler vardır. Miyofibriller, aktomiyozin denilen aktin ve miyozin proteinlerinden oluşur.
- Vücutta iskelet kası (çizgili kas), düz kas ve kalp kası olmak üzere üç çeşit kas dokusu vardır.
- Hücreleri ince uzun mekik şeklindedir.
- Hücreleri tek çekirdeklidir. Hücrenin ortasında bulunur.
- Sarkoplazmik retikulum iyi gelişmemiştir.
- Hücreleri bantlı yapı göstermez.
- Otonom sinir sisteminin kontrolünde çalışır. Bu nedenle isteğimiz dışında çalışan istemsiz kaslardır.
- Kasılmaları çizgili kaslara göre yavaş, düzenli ve uzun sürelidir, çabuk yorulmazlar.
- Düz kas hücrelerine genellikle biri sempatik diğeri para sempatik sinirden gelen iki sinir teli bağlanır.
- İç organların yapılarında (dolaşım, sindirim, solunum, boşaltım ve üreme sistemleri gibi) bulunur.
- Düz kas hücreleri, yaralanmalardan sonra mitotik aktivite geçirirler.
- Silindir şeklinde uzun hücrelerden oluşur. Kas hücrelerine kas lifi denir.
- Hücreler arası zarları eridiğinden dolayı çizgili kas lifleri çok çekirdeklidir.
- Çekirdekler hücre zarının hemen altında bulunur.
- Miyofibriller, düzenli aralıklarla açık ve koyu olarak enine bantlaşmalar gösterir.
- Somatik sinir sistemi kontrolünde çalışır. Yani istemli çalışır.
- Düz kaslara göre daha hızlı çalışır, çabuk yorulur.
- Oksijen yetersizliğinde laktik asit fermantasyonu ile ATP üretirler.
- Çizgili kas hücreleri sitoplazmalarında oksijen depolayabilen ve demir içeren miyoglobin pigmenti taşıdıklarından kırmızı renkte görünürler.
- Miyoglobin yoğun kas faaliyetlerinde depo ettiği oksijeni mitokondriye aktarır.
- Yapısı çizgili kaslara, çalışması düz kaslara benzer.
- Otonom sinirler denetiminde istemsiz olarak çalışır.
- Kasılıp gevşeme hızı düz kaslardan daha hızlı, çizgili kaslardan daha yavaştır.
- Hücreleri silindirik ve dallanmalar gösterir.
- Hücreleri tek çekirdeklidir. Çekirdek hücrenin ortasında bulunur.
- Kas telcikleri çizgili kaslardaki gibi enine bantlaşma gösterir.
- Kalp kası hücreleri, uç uca geldikleri bölgelerde hücreler arası disk adı verilen özelleşmiş yapılarla birleşerek dallanmıştır. Diskler, kalp atımı sırasında elektriksel uyarının yayılmasını sağlar. Böylece kalp kasının düzenli çalışması sağlanmış olur.
- Kalp kası, tahrip edici etkenlere karşı diğer kas türlerine göre daha dayanıklıdır fakat, tahribat sonrasında çok az yenilenebilme özelliğine sahiptir. Yenilenme, fibröz bağ dokusu tarafından yapılır.
KAS
ÇEŞİTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI |
||
DÜZ KAS |
ÇİZGİLİ KAS |
KALP KASI |
Otonom sinirlerin
kontrolünde çalışır. |
Somatik sinirlerin
kontrolünde çalışır. |
Otonom sinirlerin
kontrolünde çalışır. |
İç organların
yapısında bulunur. |
Hareket organlarında
bulunur. |
Kalbin yapısını
oluşturur. |
İstemsiz çalışır. |
İstemli çalışır. |
İstemsiz çalışır. |
Kasılma hızı en
yavaş. |
Kasılma hızı en
fazla. |
Kasılma hızı orta. |
Laktik asit
fermantasyonu yapmaz. |
Laktik asit
fermantasyonu yapar. |
Laktik asit
fermantasyonu yapar |
Ucu sivri mekik
şeklindedir. |
Ucu küt, uzun
silindir şeklindedir. |
Silindir şeklinde
yan dallarla dallanmıştır. |
Çok sayıda delik,
geçit bölgesi var. |
Hücresel bağlantı
yok. |
Bağlantı hücreler
arası diskler şekline var. |
Bantlaşma yok. |
Bantlaşma var. |
Bantlaşma var. |
Sarkomer yok. |
Sarkomer var. |
Sarkomer var. |
Her hücrede bir
çekirdek bulunur. |
Her lifte çok sayıda
çekirdek bulunur. |
Her lifte genellikle
bir çekirdek bulunur. |
Çekirdek ortada
bulunur. |
Çekirdekler kenarda
bulunur. |
Çekirdek ortada
bulunur. |
Miyoglobin yok. |
Miyoglobin
bazılarında var. |
Miyoglobin var. |
Mitokondri sayısı az. |
Mitokondri sayısı orta düzey. |
Mitokondri sayısı en çok. |
Mitoz görülür |
Mitoz görülmez. |
Normal durumda görülmez. |
Onarım var. |
Onarım sınırlı. |
Normal durumda onarım yok. |
Sarkoplazmik retikulum çok az gelişmiş. |
Sarkoplazmik retikulum çok gelişmiş. |
Sarkoplazmik retikulum az gelişmiş. |
- Kasları kasılabilmesi için uyarılmaları gerekir.
- Kasların kasılmasını sağlayan en küçük uyarı şiddetine eşik şiddeti denir.
- Kas eşik şiddetin altındaki uyarılara tepki göstermez. Eşik şiddetin üzerindeki uyarılara ise hep aynı şiddette tepki gösterir. Buna ya hep ya hiç prensibi denir.
Ya hep ya hiç kuralı tek bir kas teli için geçerlidir. Birçok kas telinin bir araya gelmesiyle oluşan kas demetlerinde merdiven etkisi görülür. Çünkü kas demetine verilen uyarı şiddeti arttığında, uyarılan kas teli sayısı da artacağından verilen tepki de artar.
- Uyarılan bir kasın bir kez kasılıp gevşeyerek eski hâlini almasına kas sarsı ya da kasıl sarsılma denir.
- Çizgili kaslardaki bantlaşmaların sebebi, kasın yapısındaki aktin ve miyozin proteinlerinin düzenli bir şekilde dizilmiş olmalarıdır.
- Kas yapısında sadece aktin iplikçiklerin bulunduğu bölge ince yapıda olduğundan ışığı az kırar, açık renkli görünür. Bu bölgeye I bandı adı verilir.
- Miyozin ve aktin iplikçiklerin bulunduğu bölge ise ışığı çok kırar ve koyu renkli görünür. Bu bölge A bandı adını alır.
- A bandının ortasında sadece miyozin iplikçiklerin bulunduğu açık renkli görünen şerit şeklindeki kısma H bandı denir.
- I bandının ortasında Z çizgisi bulunur.
- İki Z çizgisi arasında kalan ve bir A bandını içeren birim sarkomer olarak adlandırılır.
- Sarkomer, kasların en küçük kasılma birimidir. Bir kas lifinde çok sayıda bulunur.
- Çizgili kasların kasılma mekanizması, İngiliz bilim insanı H.E. Huxley (Haksli) tarafından ileri sürülen model ile açıklanır.
- Kasılma, kası oluşturan aktin ipliklerinin miyozin iplikler üzerinde kaymasıyla gerçekleşir.
- Z çizgileri yakınlaşır, sarkomerin boyu kısalır.
- I bandının boyu kısalır.
- Aktin ve miyozin ipliklerinin boyu değişmez.
- A bandının boyu değişmez,
- H bandı görülmez olur.
- Kasın boyu kısalır, genişliği artar.
- Kasın hacim ve kütlesinde değişme olmaz.
- Z çizgileri birbirinden uzaklaşır, sarkomerin boyu uzar.
- I bandının boyu uzar.
- Aktin ve miyozin ipliklerinin boyu değişmez.
- A bandının boyu değişmez,
- H bandı ortaya çıkar.
- Kasın boyu uzar, genişliği azalır.
- Kasın hacim ve kütlesinde değişme olmaz.
Huxley’in kayan
iplikler modeline göre çizgili kaslarda kasılma-gevşeme olayları sırasında
gerçekleşen olayların karşılaştırılması |
||
KASILMA |
GEVŞEME |
|
Z çizileri |
Yaklaşır |
Uzaklaşır |
Sarkomerin boyu |
Kısalır |
Uzar |
I bandının boyu |
Kısalır |
Uzar |
A bandının boyu |
Değişmez |
Değişmez |
H bandı |
Kaybolur |
Ortaya çıkar |
Aktin ve Miyozin
ipliklerinin boyu |
Değişmez |
Değişmez |
Kasın boyu |
Kısalır |
Uzar |
Kasın genişliği
(eni) |
Artar |
Azalır |
Kasın hacim ve
kütlesi |
Değişmez |
Değişmez |
Düz kastaki kasılma birimi, sarkomer değil hücrenin kendisidir. Çünkü, düz kasta sarkomer bulunmaz.
Kas Kasılmasının Kimyasal Olarak Açıklanması
- Çizgili kasların kasılmaları beyin tarafından kontrol edilir.
- Çizgili kasın kasılmasını kontrol eden motor nöronların akson uçları çizgili kaslar ile sinaps yapar.
- Motor nöronların kas zarına bağlandığı kısma motor plak (sinir-kas sinapsı) denir.
Çizgili kasın motor nöronları ile uyarılması
Kasılmanın enerji metabolizması
- Kasların hem kasılması hem de gevşemesi sırasında enerji harcanır.
- Bu nedenle kas hücrelerinde mitokondri sayısı fazladır.
Bu enerji sırasıyla aşağıdaki şekilde elde edilir:
1.Enerji ilk olarak kas hücrelerinde hazır bulunan ATP molekülünden sağlanır.
- Dinlenme sırasında kreatin, ATP’den bir fosfat alarak kreatin fosfat haline gelir.
3.Kas hücrelerinde depolanmış glikojen glukoza çevrilir. En kısa yoldan hızlı bir şekilde ATP üretebilmek için oluşan glukozdan laktik asit fermantasyonu ile ATP elde edilir. (Kısa bir süre)
5.Bütün bu kaynakların tükenmesi ile birlikte önce yağlar en son da proteinler enerji kaynağı olarak kullanılır.
ATP
Kreatin fosfat
Glikojenden oluşan glukoz
Yağ
Protein şeklindedir.
Kasılmada azalanlar |
Kasılmada artanlar |
ATP Kreatin fosfat Glikojen Glikoz + O2 |
ADP + Pİ Kreatin CO2 +
H2O Isı |
BİLGİ:
Kreatin tüm memelilerin vücudunda glisin, arginin ve metiyonin amino asitlerinden karaciğer, böbrekler ve pankreasta sentezlenen bir amino asit türevidir.
Biyosentezden sonra iskelet kaslarına, kalbe, beyne ve diğer dokulara taşınır.
Bu dokularda ani enerji ihtiyaçlarını karşılamak için ATP’nin yıkılmasına yardımcı olarak enerji depolayıcı form olan‘kreatin fosfat (fosfokreatin)’a dönüşür.
Kreatin fosfat kasta ve diğer dokularda ADP’den ATP dönüşümünü sağlayan yüksek enerjili bir fosfat bileşiğidir.
- İskelet kasları kemiklere lifli bağ dokudan oluşan kas kirişleri (tendon) ile bağlanmıştır.
- İskelet kaslarının bir tarafı kemiğe bağlanırken diğer tarafı hareketli bir ekleme ya da deriye bağlanır.
- Kasın kemiğe bağlandığı yere başlangıç noktası, ekleme bağlandığı yere de sonlanış noktası denir.
- İskelet kasları çoğunlukla çiftler hâlinde ve zıt yönlü çalışır. Çift kaslardan biri kasılırken diğeri gevşer.
Kasların çekme özelliği bulunmasına karşın; itme özelliği yoktur. Bu nedenle vücuttaki kasların çoğu çift olarak bulunur ve birbirinin aksi yönde (antagonist) çalışır.
Örneğin kolun hareketini sağlayan kaslardan biri bükücü kas, diğeri de açıcı kas olarak görev yapar. Kol dirsekten büküldüğümde bükücü kas kasılır, açıcı kas gevşer. Kol açılırken de bükücü kas gevşer, açıcı kas kasılır. Bu hareketler sırasında dirsek bir kaldıracın destek noktası gibi görev yapar.
Aynı anda kasılıp aynı anda gevşeyen kaslara sinerjist kaslar denir.
Karın ve sırt kasları bu gruba girer.
Ölüm katılığı (rigor mortis)
Kasılmış kasın ATP yetersizliği sonucu gevşeyememesidir. Çünkü ölümden sonra birkaç saat içinde mevcut ATP tükenmektedir. Bu durumda kalsiyum iyonları sarkoplazmik retikulumdan dışarıya sızmakta ve geriye pompalanıp gevşemenin olması için gerekli ATP olmadığından kaslar kasılı olarak kalmaktadır.
Yaklaşık oda sıcaklığındaki bir insanda ölümden 3-4 saat sonra görülmeye başlar, 12 saat sonra doruk noktasına ulaşır ve 20 saat sonra ortadan kalkar.
Bundan dolayı rigor mortis, adli tıpta yaklaşık ölüm saatini saptamak için kullanılmaktadır.
Öldükten 15-20 saat sonra ise hücrelerdeki lizozomlar otoliz olayıyla kas proteinlerini parçaladığı için ölüm katılığı ortadan kalkar.
Uzun süre kovalanan hayvan avlanırsa, eti katı ve laktik asitten dolayı lezzetsiz olur.
DESTEK ve HAREKET SİSTEMİ
RAHATSIZLIKLARI
1.Burkulma ve İncinmeler:
Eklemdeki bağların veya çevresindeki dokuların ani ve ters bir hareket sonucunda gerilmesine ve bazen yırtılmasına burkulma denir.
Eklemlerin zorlanması ve dönmesinden kaynaklanan ligament yırtılmaları sonucu oluşur.
Ligament
yırtılmalarında kan damarları ve tendonlar zarar görmüş olabilir. Acı, şişme ve
morarma oluşur.
- Özellikle protein, kalsiyum ve fosfor içeren (et, süt, yumurta ve peynir gibi) besinlerle birlikte D vitamini alınmalıdır. Ayrıca D vitamininin görev yapabilmesi için yeterince güneş ışığı alınmalıdır.
- İskelet ve kasların gelişmesi ve sağlığı için düzenli olarak yaşa bağlı spor yapılmalıdır.
- Duruş ve oturuş biçimlerine dikkat edilmelidir. Örneğin sandalyede dik oturulmalı, kambur durulmamalı, dik yürünmelidir.
- Aşırı ağır yük ani darbe ve zorlanmalardan kaçınılmalıdır.
- Yük taşırken veya kaldırırken iki elle dengeli bir şekilde tutulmalıdır.
- Kalp kası dâhil, vücut kaslarını kuvvetlendirerek etkin çalışmalarını sağlar.
- Eklem ve kasların esnekliğini artırarak bel ve boyun ağrılarını hafifletir.
- Kemiklerin dayanıklılığını arttırır.
- Çabuk yorulmayı engeller.
- Uykusuzluğu azaltır, moral, özgüven ve iyimserliği arttırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder