8 Mart 2016 Salı

KİŞİSEL BAKIM ÜRÜNLERİNDEKİ ZEHİRLİ MADDELER



(SODYUM LAURETH SÜLFAT)  (SLS)

  • Sodyum lauryl sülfat (SLS), organik bir bileşiktir. Formülü: CH3(CH2)11OSO3Na   Anyonik yüzey aktif bir maddedir. 
  • Bu organik tuz bir organosulfate malzemedir. Sülfat grubuna bağlı 12-karbon'lu kuyruğa sahiptir. Bu kuyruk deterjana gerekli amfibilik özellikleri verir. 
  • Temizlik ürünlerinde ortak kullanılan bir bileşiktir
  • Köpürmesi için çoğu şampuan, duş jeli, diş macunu, deterjan vs kullanılmaktadır.
  • Doğal maddelerle üretilmeyen diş macunlarında ve günlük temizlik ürünlerinde kullanılmaktadır
  • SLS'nin 1 saatten fazla mahsuru deriye zarar veriyor. %15 oranında kullanılması olumlu bakılsada %1 oranında kullanılması bile oldukça zararlıdır. Vücut üzerinde 2-3 dakikadan fazla bekletilmemesi gerekmektedir. SLS, SLES, ALS aynı etkilere sahiptir




  • Sabunlarda,şampuanlarda, bulşık deterjanlarında ,elde bulaşık deterjanlarında , çamaşır  deterjanlarında ve diş macunlarında, sık kullanılan bir diğer madde SLS şeklinde kısaltılmış sodium lauryl sulfate veya sodium lauryl ether sulfate (SLES). Cilt tahribatına, gözlerde kalıcı zarara ve mide ülserine yol açabilen SLS, genelde sanayilerde boru hattını temizlemek için tercih edilirken sıvı bulaşık deterjanı ve yüzey temizleyicilerin de deterjan aktif maddesi. Yine bazı macunların içerisinde koruyucu diye kullanılan paraben (methylparaben, ethylparaben, buthylparaben ya da benzylparaben bunlara örnektir) göğüs tümörü yaptığı için bazı Avrupa ülkelerinde yasaklanmış.  
  • Kozmettikte kullanılan 15.000 e yakın kimyasal madde vardır. Binlercesinin henüz sağlığa uygun olup olmadığı ile ilgili çalışmalar yapılmadığından zararlı etkileri hakkında hiç bir bilgi yoktur.




  • ‘Doğal’ diye satılan ürünler ne kadar doğal, sağlıklı; bunun kontrolü Türkiye’de ne yazık ki yapılmıyor. Sadece Sağlık Bakanlığı ‘sağlık’ ibaresinin kullanılmasına izin vermiyor. Ama isteyen herkes imal ettiği ürününe ‘doğal’ diyebiliyor. Dolayısıyla benzer sorun katı sabunlarda da karşımıza çıkıyor. ‘Doğal Zeytinyağlı’, ‘Yüzde yüz zeytinyağlı’ yazan ürünlere de mesafeli durmak lazım. Çünkü bu şekilde tanıtımı yapılan sabunlar tam bir kimyasal harikası. Tabi, içeriğinde kullanılmış zeytinyağını saymazsak! Peki, alacağımız bir sabunun doğallığını nasıl anlayacağız? Cevap Livaoğlu’ndan: “Doğal bir sabunun etiketinde okuyabileceğimiz maddeler; su, doğal yağlar (badem, defne, papatya ve benzerleri), NaOH (sabunlaştırıcı), tuz (NaCl) ve gliserin olabilir. Doğal sabunun tek sorunu PH’ı 9’dur. Suyla durulandığında bu 7-7,5’e iner. Cilt biraz uyum sorunu yaşar, hafif kurur. Ama kısa zamanda nem oranı dengelenir. PH’ı ayarlanmış sabunlar var; ama onlar bunu zararlı kimyasallarla yapıyor.”
  • Sıvı sabunların yapısı itibariyle bulaşık deterjanından bir farkının bulunmadığını bilen aileler ‘eski usül’e yani katı sabun kullanımına dönüyor. Genellikle de hoş kokan, nemlendirici özelliği bulunan ürünleri tercih ediyor. Oysa bilinenin aksine; bu tarz sabunlar içindeki maddeler itibariyle çamaşır deterjanlarına eşdeğer nitelikte. Üstelik katı sabunların bir kısmının içinde de domuz türevi hammaddeler kullanılıyor
  • Şampuan sektöründe ‘doğal’ ibareli sayısız ürün var. Fakat hepsi doğallıktan çok uzak. Sakın ‘ısırgan otlu doğal şampuan’, ‘yüzde yüz zeytinyağlı şampuan’ diye reklamı yapılan ürünlere kanmayın. Çünkü onların içindeki tek doğal malzeme zeytinyağı ve ısırgan otundan ibaret. Peki ne yapacaksınız? Saçlarınızı önce zeytinyağından ya da defneden yapılmış sabunlarla ardından, bitkisel gliserin,Hindistan cevizi yağı, mısır glikozu, ayçiçeği yağı, polysaccharid ve limon asidinden yapılmış Ecocert sertifikalı organik bebek şampuanıyla yıkayabilirsiniz. Piyasadaki şampuanlar kadar saçlarınız birden ahenkle dans etmese de kepek sorunu, sertlik, kırılma gibi yaşacağınızı düşündüğünüz problemlerle karşılaşmıyorsunuz. Bilakis; saçlarınız uzun süre yağlanmıyor, canlı kalıyor, sağlıklı görünüyor, kırıklar azalıyor, daha az dökülüyor. Yalnız alacağınız organik ürünlerde belli özellikleri gözetmeniz gerektiğini anlatıyor “Kozmetik ürünlerin tamamı değilse de bazılarının doğallığını kanıtlayan uluslararası özel logolar geliştirildi. Ecocert logosu bunların en önemlileri arasında. Bu, ürünün doğallığını gösteriyor. Bunun dışında geliştirilen bir diğer logo Cosmebio. Yani biyolojik kabul edilen kozmetik anlamına geliyor. Tüketiciler satın alacakları ürünlerde bulunması gereken bu logolara dikkat etmeli.”


Sodyum Laureth Sülfat

  • Sodyum laureth sülfat (Sodyum lauril sulfat), SLS, lauryl sülfatın sodyum tuzudur. Hindistan cevizi kaynaklı bir kimyasaldır. Bu ucuz bileşen çok miktarda köpük yaratıyor, asıl kullanım amacı da bu. Sodyum laureth sülfat (SLS), genelde sanayilerde boru hattını temizlemek için tercih edilirken, sıvı bulaşık deterjanı ve yüzey temizleyicilerin de deterjan aktif maddesi. Sodium Lauryl Sulfate

  • Tüm Şampuanlarda, diş macunlarında, duş jelinde, sıvı sabunlarda, traş köpüklerinde, çamaşır ve bulaşık deterjanlarında, makyaj malzemelerinde kullanılmaktadır. Aldığınız ürünün içindekiler kısmını mutlaka okuyunuz.

  • SLS, orta tehlikeli olarak sınıflandırılmış, tahriş edici bir maddedir. Şampuanlarda %15 oranına kadar tolere edilir, çünkü saç derimizle sadece birkaç dakika temas halinde kalır, sonra durulanarak atılır. Bu nedenle SLS içeren şampuanların uzun süre kafa derinizde kalmaması çok önemli, saçınızı şampuanladıktan sonra en fazla 2 dakika bekleyiniz. Daha fazla bekletirseniz Sodyum Laureth Sülfat saç derisinden emilerek vücudunuza girer.

Sodyum laureth sülfat zararları (Sodyum lauril sulfat, SLS)

SODYUM LAURETH/ LORİL SÜLFAT (SLES/SLS)

  • Cilt (Şampuan ile saç derisinden) veya ağız yolu ile (diş macunu) kan dolaşımına geçen SLS yüzde 1’in altında bile alınınca insan sağlığına zararlıdır. SLS; kan hücrelerinde toksik tesire, diş etlerinin şişmesine, diş eti hastalıklarına, dişlerin asitlere karşı direncini azaltarak çürümelere ve alerjik reaksiyonlara zemin hazırlar. Ayrıca aşağıdaki zararlı etkileri vardır.
  • Kanser – Kanser oluşturan diğer kimyasallar ile reaksiyona girer ve kanser oluşumunu hızlandırır.
  • Endokrin (hormon) bozulması – SLS/SLES hormonların hareketini taklit edebilir ve günlük vücut fonksiyonlarımızı kontrol eden ilişkili mekanizmaları bozabilir; östrojen hormonunu taklit ederek üreme sistemini ve cinsel gelişimi engellediği bilinmektedir;
  • Göz bozulması – SLS özellikle göz hücreleri tarafından anında emilir (direkt göz temasıyla değil, saç köklerinden doğru emilerek); özellikle çocuklarda zararlı etkisi ve gelişimi gözlenmektedir;
  • Saç dökülmesi – SLS saç foliküllerine zarar veren oldukça sert bir aşındırıcıdır;
  • Aşırı cilt hassasiyeti – SLS alerjik reaksiyonları arttırarak; zararlı maddelere karşı bir bariyer olarak hareket edebilme yeteneğine sahip olan cilde zarar verir;
  • Kuru cilt – Cildin nemini kaybettirerek cilt kuruluğu yapar.


  •     Aşındırma ile saçlardan yağı temizlemek ve şampuanın yayılmasını ve nüfuz etmesini sağlamak. Cilde kolayca girer ve dokularda (özellikle beyin, kalp ve karaciğer dokuları) nispeten daha uzun süre kalır.
  • Kullanımı: Tüm ticari şampuanlarda ve özellikle cilt kremleri ve diş macunları gibi diğer birçok sağlık ve güzellik maddelerinde yüzde 90 oranında bulunur. SLS cilt korumasında yan etkiye sebep olduğundan ve ciltte döküntüler ve enfeksiyona yol açtığından köpük banyolarında yasaklanmıştır. Ayrıca endüstriyel temizleyicilerde bulunmaktadır. Laboratuvar klinik çalışmaları tedavi araçlarının etkinliğini test etmek için SLS’i bir irritan olarak kullanmaktadır.
  • Sağlık etkileri: Kan dolaşımı yoluyla geçen SLS/SLES kalbe, karaciğere, akciğere, beyine ve gözlere sirayet eder. Bu dokularda uzun süre kalacak ve aşağıdaki etkilere sebep olacaktır:
  • Kanser – SLS/SLES nitrozaminler ve dioksana sebep olarak kanser oluşturan diğer 
  • Hepimiz haftada bir kaç defa duş alıyor, her gün dişlerimizi fırçalıyor, yemeklerden sonra ellerimizi yıkıyor, cildimizi nemlendiriyoruz. Bunları yapmayan olmadığına göre; bu haber hepimizi ilgilendiriyor. Diş macunu, sıvı-katı el sabunu, şampuan, duş jelleri ve kremlerin kullanılmadığı bir dünyada yaşamak şimdilik mümkün gözükmüyor. Fakat bir yandan da onlarla her temasımız vücudumuza ciddi zararlar veriyor. Hem de beyin hasarından tutun kansere kadar. ‘İyi, güzel de şimdi ne yapacağız?’ diyenlerin, hangi üründe ne tür zararlı maddeler olduğunu öğrenip, ‘doğal’ yalanına inanmadan ‘kısmen’ daha sağlıklı ürünlere rotasını çevirmesi gerekiyor.
  • Normal şartlarda dişlerimizi günde üç kez fırçalamamızı tavsiye eder hekimler. Sağlıklı dişlerin yolu bu eylemin sıklığı ve niteliğine bağlıdır. Fakat gelin görün ki diş macunlarının içindeki bazı maddeler ve verdikleri zararlar umursanmayacak gibi değil. Mesela piyasadaki bildik diş macunu markalarının bir kısmı koruyucu olarak formaldehit kullanıyor. Bu kimyasalın kansere yol açtığı Avrupa ve Amerika’da yapılan araştırmalarda defalarca ispatlanmış. Tarımda, hayvancılıkta ve morglarda (cesetlerin çürümesini engellemek için) bu maddeden faydalanılıyor. Birçok ülke bu çok zararlı maddenin kullanımını yasaklasa da ülkemizde bu konuda herhangi bir kısıtlama bulunmuyor.


DİŞ MACUNLARININ İÇERİĞİNİ  MERAK ETTİNİZ Mİ?


  • Diş macunlarında ‘çok sağlıklı’, ‘muhakkak bulunmalı’ denilen florür (florid) başka bir sorun. Bu madde dişlerimizin dış yüzeyi için önemli. Fakat vücuda alındığında beyin hasarına yol açıyor. Hatta işin kötü tarafı ‘çocuklara özel’ satılan diş macunlarında florür oranının yetişkinlerinkine oranla çok daha yüksek tutulması. Bunun sebebi  “Çocuklar daha çok çikolata ve şeker tüketiyor. Florür miktarı artırılarak daha iyi bir koruma hedefleniyor. Oysa miniklerin ağızlarını bol suyla çalkalamaları yeterli. Veya büyükler için üretilmiş diş macunlarını kullanmaları ‘kötünün iyisi’
  •  “Florid dişlerde lekelenmeye (florosis) ve iskelet-kemik bozukluklarına yol açmaktadır. Bir araştırma sonucuna göre 2-6 yaş grubundaki çocuklar dişlerini fırçalarken macunun 1/3’ünü yutmaktadır. Böylece floridin kandaki miktarı artmakta ve toksik (zehirli) seviyelere çıkmaktadır. Diş macunundaki sodium lauryl sulfate (SLS) da  köpürtme işlevini yerine getirir. Yüzde 1’in altında bile alınınca insan sağlığına zararlıdır. SLS; kan hücrelerinde toksik tesire, diş etlerinin şişmesine, diş eti hastalıklarına, dişlerin asitlere karşı direncini azaltarak çürümelere ve alerjik reaksiyonlara zemin hazırlar.”
  • ‘Alternatif ürün var mı?’ derseniz; büyük marketlerin ‘doğal ürünler’ reyonunda bahsettiğimiz zararlı kimyasallardan arınmış, yurt dışından getirilmiş diş macunları satılıyor.. İnternet üzerinden satışları yapılıyor. Bir de Türkiye’de üretilen ve ‘doğal hayat’ sloganıyla raflardaki yerini alan bir marka var. Yalnız onların bu reklam girişimlerini zedeleyecek önemli bir ayrıntı dikkatimizi çekti. (Şirket yetkilileri görüşme talebimize ne yazık ki cevap vermedi.) Ürünün içinde az miktarda petrol türevi propilen glycol ve kanserle ilişkisi kanıtlanmış sodyum sakkarin ve SLS var. Fakat market raflarını süsleyen birçok diş macununa bakınca bu ürün ‘daha az zararlı’ statüsünde. Haberimizi yayına hazırlarken büyük marketlerde ‘yüzde yüz doğal’ şeklinde tanıtımı yapılan diş macunlarıyla karşılaştık. İlk etapta ‘bulduk nihayet’ diye heyecanlansak da ürünün içindekiler kısmına bakınca sevincimiz hüsrana dönüştü. Çünkü diş macununun doğallığını bir kenara bıraktık, içinde yukarıda sıraladığımız tüm zararlı kimyasallar bulunuyordu. Doğal olan tek şey; içindeki aleovera bitkisiydi. Bundan dolayı, alacağınız ürüne karar verirken muhakkak içindekiler kısmına göz gezdirin.
  • Çoğumuzun bilmediği önemli bir ayrıntı daha var. Kişisel bakım ürünlerinde etiketler düzenlenirken ürünün yapımında kullanılan kimyasallar fazladan aza doğru sıralanıyor. Dolayısıyla; doğal içerikli ürünlere ulaşamayanlar daha az florürlü, SLS’li ürün almak istiyorsa etiketlerdeki sıralamaya dikkat etmeli. Bir de içinde formaldehit, paraben çeşitleri bulunanları kesinlikle almamalı.

  • Reklamlardaki pırıl pırıl prlayan, dalga dalga savrulan, ahenkle dans eden saçlar herkesi etkiliyor ki bugün banyosunda şampuan bulunmayan ev yok. Saçları için sabunu tercih edenler ise nine ve dedelerimizden başkası değil artık. Zaman zaman çağa ayak uyduramamakla suçlasak da bugün en doğru tercihi yaşlılar yapıyor. Çünkü gerek kokuları gerekse şık tasarımlarıyla bizi etkileyen şampuanların içeriği hiç iç açıcı değil. En azından sağlığını düşünenler için...
  • ‘Şampuanlar vücudumdan akıp gidiyor, ne zararı var ki?’ demeyin. Çünkü zararlı kimyasallar hızla ciltten emilerek kana karışıyor. Normalde gıdalardan aldığımız zararlı kimyasalların bir kısmı boşaltım sistemimiz sayesinde dışarı atılırken, direkt kana karışan kimyasallar vücudumuzda birikiyor. Şampuanların içeriğine gelince; mesela köpüğün kalıcılığını arttırmak için cocamide dietanolamin (DEA) kullanılıyor. Amerika’daki bir üniversite, DEA’nın anne fareden yavrusuna geçtiğini tespit etmiş, ciddi beyin hasarları gözlenmiş. Diş macunlarında karşımıza çıkan sıvıyı köpürtme özelliği veren sodium lauryl ether sulfate (SLES) Ammonium Laureth Sulfate / Sodium Lauryl Sulfate’ın (SLS) vücuttan emildiği, saçları zayıflatıp dökülme yaptığı bilimsel olarak ispatlanmış bir başka gerçek. Slikondan yapılmış dimethicone/cyclomethicone maddesi saçı dolgun, parlak gösteriyor. Silikon türevi olduğu için saç deliklerini, cildi tıkıyor, vücudun teneffüs etmesini engelleyip görünmez bir tabaka oluşturuyor. Üstelik saçlarınızın kısa sürede yağlanmasını yine bu madde sağlıyor. Piyasadaki şampuanları inceleyen Biyologlar ve Kimyagerler ürünlerin içeriğindeki kanserojenlere dikkat çekiyor: “Kepek şampuanları; kanserojen formaldehit, kresol ve polyvinilprolidon içerebilir. Bazı şampuanlarda kanserojen amin bileşikleri üremesini sağlayan 2-nitroprono-1, 3 diol ve polyethilen glikol kimyasalları kullanılabilir. Duş suyunun fazla sıcak olması saç derisinin emme özelliğini arttırır ve kimyasallar vücuda daha fazla nüfuz eder.”
  • Kremlerdeki petrol, kanserojen ve domuz türevi maddelere dikkat!
El ve yüz kremlerinde durum nedir?
  • İçlerinde çok fazla petrol türevi madde var. ‘Petrolatium, mineral oil, paraffinium liquidum’ diye ifade ediliyor. 
  • Direkt petrolden elde ediliyorlar. Bunları ‘çok iyi’ diye tanınan, pahalı ürünlerde de görüyorum. Onlar değişik ham maddeleri de ihtiva ediyor tabi. Mesela hayvansal ve bitkisel olabilen collagen son zamanlarda pahalı bir yöntem olmasına karşın kadavra ve ceninlerden elde edilerek kullanılıyor. 
  • Collagen, cildin gerginliğini sağlıyor. Yaş ilerledikçe bu maddenin üretimi vücutta azalıyor ve deride sarkmalar meydana geliyor. Plasenta (Phosphatase  alkaline  placenta) yıllardır kullanılır. Ama şimdi koyun cenini ya da sentetik cenin kullandığını söyleyen markalar var. Anti-aging kremlerinin sperm içerenleri bulunuyor. Çünkü hücreler canlı ve vitaminli. Kimyasal isimleri ise ‘Cetyl palmitate 15 (cetylesters wax), cetaceum, spermaceti’ şeklinde. 
  • Mesela Türkiye’de bir firma sentetik sperm satıyor. Ucuz ürünlerde bunları bulmak mümkün değil ama. Yine hemen her çeşit kozmetik üründe koruyucu olarak kullanılan parabenler kremlerde var. Methylparaben en kuvvetlisi ve en zararlısı.




2 yorum:

  1. Merhaba kesinlikle doa kozmetiğin sls ve paraben içermeyen şampuanlarını deneyin.

    YanıtlaSil
  2. merhaba yaduaydoğal için evimde yenilebilir yağlardan yaptığım doğal sabunlarını denemenizi oneririm.

    YanıtlaSil

BİLKEM POPÜLER

ETİKETLER