28 Mayıs 2016 Cumartesi

MUSTAFA KEMAL'İ ANLAMAK

                             
Tavas Anadolu Lise'si Edebiyat Öğretmenlerinden Pelin Soysal, öğrencileriyle katıldığı yarışmada farklı dereceler almışlardır. Yarışmaya katılan öğrencilerimizin çalışmaları yer almaktadır.

Sizi bir kez daha düşündürmek istedik Mustafa Kemal Atatürk hakkında. Sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak değil, bu önemli özelliğinin yanında sizlerin onu nasıl anladığınızı öğrenmek istedik. Ya da bu yönüyle bu yaşınıza kadar düşünmediğiniz şeyleri düşündürmeyi amaçladık. Ondan sonra da bunu özgürce, içinizden geldiğince, istediğiniz şekilde bizimle paylaşın istedik. Yazıyla, resimle, müzikle, şiirle hatta amatörce de olsa filmle veya aklınıza gelecek yeni fikirlerle…
Bu yıl beşinci yılımız. Geçtiğimiz dört yılda ulaştığımız on iki şehrimize ilave olarak bu yıl üç şehrimize daha ulaşıyoruz. Dört yılda inanılmaz güzel anılarla dolduk. Bu yıl da yeni sürprizlerin, yeni güzelliklerin bizi umutlandıracağını, heyecanlandıracağını biliyoruz ve heyecanla bekliyoruz…
Aynı heyecanı sizin de duyacağınızdan eminiz. Her yıl finale kalan 150’ye yakın gencimizi uzaksa uçakla, yakınsa diğer imkânlarla İstanbul’a getiriyoruz. Yarışma Şartnamesinde de göreceğiniz gibi, hiçbir yarışmada verilmeyen miktardaki ödüllerin verileceği coşkulu ödül töreni ve konserin ardından ertesi gün İstanbul’un güzelliklerini paylaşıyoruz. Evlerinize geri döndüğünüzde en güzel anılarla birlikte sevgiyi, coşkuyu, arkadaşlığı da birlikte ödül olarak götürüyorsunuz.
Sizden istediğimiz yüreğinizin bir köşesindeki Atatürk sevgisini bizimle paylaşmanız. Bu sevginizi bizimle birlikte dalga dalga çevrenize yaymanız. Misak-ı Milli sınırları içerisinde etnik kökeni ne olursa olsun “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir…” mantığıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını çizen Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisini devam ettirecek bir nesil olmanız.
Sevgiyle kalın.

B.Murat ÖNAY
İstanbul Dudullu OSB
Yönetim Kurulu Başkanı




MUSTAFA KEMAL'İ ANLAMAK
FADİME NUR ARPAÇ 



ATA’M
Kapatıyorum gözlerimi,
Sessizliğe  gömüyorum kendimi.
Her yerde çocuklar, askerler,
Güller atılıyor  üstünüzden.
Bayraklar asılı
Rüzgar esiyor  ufaktan …
İçlerinde  biri var
Sarı saçları savruluyor etrafa
Sonsuzluğa  bakan  mavi  gözleriyle  süzüyor  etrafı
Yanınıza doğru geliyorum Ata’m,
Kalbim hiç durmadan  hızlı hızlı atıyor ,
Nefesim kesilecekmiş  gibi  hissediyorum .
Sımsıkı sarılıyorum size 
İçime   bir  huzur  kaplıyor.
Biri  gelip  götürüyor sizi   Ata’m
Çocuklar, askerler  ve  anne  babalar  ağlamaya  başlıyor.
Kırmızı  gül  siyahlaşıyor ,
Siren   sesleri  duyuluyor,
Tabutlar  geçiyor  önümüzden.
Arkadan  şehit  anneleri  geliyor,
Elinde  evladının  fotoğrafı,
Gözlerin  de  acıyı  görüyorsunuz,
Babası  tabutunu  öpüp  kokluyor.
Toprağa  veriyor  oğlunu
Ve  dedikleri  tek  şey:
“  Vatan  sağ olsun ! ”             
TAVAS ANADOLU LİSESİ
                                                              ECE YURTSEVER 
                                                                 9/D      






    ATATÜRK’Ü ANLAMAK
Cahillik hüküm sürerken Osmanlı’da,
Zordu Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamak.
Ama kaybetmedi umudunu çünkü o Türk’tü.
Muhtaç olduğu kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttu!

Aslında kolaydı Atatürk’ü anlamak.
Sanata önem verseydin, yeniliğe açık olsaydın,
Atatürk’ün fikirlerini kendinde bulsaydın.
Fazlasıyla anlardın Mustafa Kemal’i

Anlayan anlatsaydı Atatürk’ü,
İleri görüşlü, koca yürekli derdi.
Hiç kimseye sınıflara ayırmadı.
“Ne mutlu Türk’üm diyene” derdi.

Zamanının bütün dünya liderleri giderdi ayağına.
Gence yönelik çalışırdı her zaman.
Çünkü genç gelecek demekti.
Bu zamanda genci bilinçli yetiştirmek gerekti.

Diğer hedefi ise öğretmendi.
Genci yetiştiren bireydi çünkü.
Kendide öğretmendi ayrıca.
Bize iyi bir liderin, ileri görüşlü olmayı, laik olmayı öğretti.


Türk’ün geçmişini araştırırdı hep.
Geçmişini bilmeyen geleceğini bilemezdi çünkü.
Kitap okumasını çok severdi.
Fikir özgürlüğü ile edebiyatın önünü açtı.

Gemileri karadan yürütmek kadar zordu Atatürk’ü anlamak.
Yordu ulu önderi ama değerdi milleti için.
Zordu eskiden alfabe, cahillik bitsin diye,
Latin alfabesi ile güzelleştirdi yazını.

Anlaşılamadın Ata’m,
Tek derdinin Türk millet’i olduğunu.
Türk millet’i için savaş meydanlarında solduğunu.
 Anlayamadılar Ata’m…
  TAVAS ANADOLU LİSESİ   
Burak KASAP  9/C
                                                                               

             
  

ATATÜRK VE YENİ DEVİR
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk  görseydi  bu halimizi emin olun ki  kızardı bize. Çünkü bu devrin insanları   o  kadar kalleş o kadar kötü oldu ki bırak bu vatan için kan dökmeyi kılını bile kıpırdatmazdı. Çünkü bu devrin insanları çalışmak yerine kahvede oturup duruyor, icat yapmak yerine telefonda bir şeyler yapıyor.  Oysaki  Atatürk  ve  tüm şehitlerimiz bunun için mi savaştı?

Onlar bizimde kendileri gibi savaşmamamızı analarımızı ,bacılarımızı,nişanlılarımızı bırakmamamız için dondurucu soğukta nöbet beklemeyelim diye uğraştılar. İcatlarımızı Avrupa ile rekabet içinde olsun, bilimde onları geçelim diye yaptılar. Biz ne yaptık sorarım size ; cevaplayayım gittik kahvelere yada aldık elimize telefonları . peki doğru mu yaptık ?

Arada bir kütüphaneye  gitmek varken  geri kafalılar gibi neden  bütün günümüzü  ekran başında geçiriyoruz? Eğer biz bu dökülen kanlarımızın vatanımız için dökülmesini istiyorsak kalkın oyun başında adam olmayı  gidin kütüphaneye okuyun bir tarih kitabı okuyun bir vatan için canını feda eden askerlerin öykülerini okuyun.
Eğer hala akıllanmıyorsanız “banane ben filmimi izlerim “diyorsanız yada “ tamam   tamam  ben kitap okumaya gidiyorum ” deyip kendinizi kandırıyorsanız. unutmayın bu dünyanın öbür tarafıda var .Orada Atatürk karşına geçip sormayacak mı  “biz vatan için savaşırken sen ne yaptın “diye . O cümlelere karşı hiç yüzün kızarmayacak mı?
“ben bir şey yapmadım “ diyebilecek misin sorarım sana   eğer  bu duruma  düşmek istemiyorsan arkadaş sana tek söz vatana iyi bak  .

TAVAS ANADOLU LİSESİ
HURİYE YUSMAK  9/C



 Canım Babam,
         Bugün hissettiklerimi başım dik bir şekilde bu satırlara dökebiliyorsam senin sayende Ata'm. Öncelikle bana bu hakları, özgürlüğü verdiğin için sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Seni sana anlatamam ama bende bunları söylemek istiyorum. Sen baba, Bir askerin için " Menemen'i yakacak kadar güzel, cesur yürekli bir liderdin. Çocuklara sahip çıkan, onları güldüren, okutan sendin. Onca savaşın içinden korkmadan, yılmadan , pes etmeden yürüyen sendin.. Geleceğimizi aydınlatandın… Onca zaferlerin, başarıların ardındaki kocaman yürekli komutandın. Vatanı için gözünü kırpmadan canını verecek kadar da cesur birisiydin.. Babalarda öyle olmaz mı zaten? evlatlarını koruyup kollayan, yetiştiren, kimsesiz kaldığında umut ışığı olan… Bize ölümün olduğu bu dünyada ölümsüz olmayı öğreten sensin. Adın her anıldığında gözlerimizi gurur kaplayacak , gururla o bizim Atamız , babamız diyebildiğimiz insansın sen. Geçmişimizin, tarihimizin, geleceğimizin her anında olan, bitmeyen bir sevdasın… Yarınlarımızın umudusun. Sen ki yıllar öncesinden , şimdiki vatanına olacakları görecek kadar da ileri görüşlü biriydin. Cumhuriyetimizi kuran, adaleti, özgürlüğü, eşitliği getirensin.. Bizler sayende öğrendik, kitaplar okumayı, araştırmayı, bilimi, yazmayı, sanatı, sporu, çevik ve zeki olmayı, düşmanlar karşısında yıkılmamayı, en güzeli de cesur olmayı..  
          Baba, aslında sana güzel haberler veremeyeceğim. İyi haberler vermeyi o kadar çok isterdim ki, ama yapamıyorum. Bize bıraktığın bu ülkenin, güzelliklerin kıymetini bilmedik, bilemiyoruz. Vatan elden gidiyor babam... Her tarafı güzel olan ülken elden gidiyor. Biz sadece izliyoruz, elden bir şey gelmiyor. Ah babam, evlatlarını öldürüyorlar, ülke kan gölü, her taraf ağlayan çocuk, gözü yaşlı ana baba , ocağına ateş düşmüş ev dolu. Her yeri kin, nefret bürümüş durumda. Herkes menfaati peşine düşmüş halde. Çok üzülerek söylüyorum ki senin izinden gelemiyoruz. Başaramadık! Birbirimize sahip çıkmayı, barış içinde olmayı başaramadık!
 Deniz gözlü Ata'm.
          Şimdi ki o denizlerde çocuk cesetleri dolu. Yaşamının yarısında, gülmeye doyamazken kötülüklerin içinde kaybolan çocuklar dolu.. Her yerde isyan eden, ağlayan, yakaran analar var, Anadolu artık ''ağlayan ana'' dolu... Sanki koca bir çınar ağacının yapraklarıyız ve teker teker kuruyup düşüyoruz o dallardan, tutanımız yok.. 1938'den beri yetim kaldık hepimiz. Bizi tutan o el gitti. Ki seni biz görmeden seven, hisseden, sana baba diyebilen bir gençliğiz. Her yerde adınla büyüyen , sana hayranlıkla bakan bir gençliğiz biz. Düşüncelerimi satırlara dökemiyorum, sana olan sonsuz hayranlığımı anlatacak ne satır ne de bir kelime bulabiliyorum.. Baba, O deniz mavisi gözlerin gibi olan gökyüzümüz şimdi bombaların, silahların dumanı altında. O cennet olan güzelliklerimiz, yollarımız, vatanımız korkudan çıkılmayacak halde. Kızlarımız, Özgecanlarımız, Cansellerimiz, tek tek insanlığın kurbanı olanlarımız, canlarını , ardında evlatlarını bırakan askerlerimiz, okuyamayan, cahilliğin kurbanı olanlarımız, nefisine yenik düşmüşlerimiz, gözünü para hırsı bürümüşlerimiz, ülke elden giderken, bir şey yapmayıp kendini düşünenlerimiz… Kimi iyi, kimi kötü. Bölündük dört bir parçaya. Ayrıldık. Tutunacak dalımız kalmadı… İnsanlığın bittiği durumdayız.
          Çıkıp gelsen babam, o sonsuz ardı olmayan gökyüzünden uzatsan ellerini, o mavi gözlerinle aydınlatsan vatanımızı. Tutunsak hep beraber , el ele olsak. Yok olan umutlarımız tekrardan yeşerse. Ama baba inanıyorum ki bunlar da geçecek.. Elbet bir gün.. Ben açtığın bu yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içiyorum. Elbet bir gün olacak. Neden mi? Çünkü; Biz BABAMIZIN GENÇLERİYİZ.
                TAVAS ANADOLU LİSESİ 
                    MELİKE DARIVİRANLI   11 / E

 


       Sevgili Ata’m,
       Ben, bize bıraktığın cennet yurdun bir köşesinden sana sesleniyorum.  Uğrunda hayatını verdiğin, başka bir şey düşünmediğin “Türkiye” nin halini gel de gör. Terör belası yüzünden ülkemizin doğusunda insanlar evlerini terk ediyor. “Yurtta sulh cihanda sulh” demiştin, barış olsun istemiştin. Ama yapamadık Ata’m.
       Ata’m Gençliğe Hitabe’nde: “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini,  ilelebet,  muhafaza ve müdafaa etmektir.” dedin ya. Üzgünüm Ata’m. Biz gençler, sözüne sadık kalamıyoruz. Cumhuriyetimiz elden gidiyor. Biz koruyacaktık ya! Bizler teknoloji yaygınlaştığından beri teknoloji bağımlısı olduk çıktık. Bir saniye bile telefondan kafamızı kaldıramaz olduk. Ve sonucunda eğitime önem diye bir şey kalmadı.  Gençler kitap okumak yerine sosyal medyayla uğraşıyor. Eğitime önemin kalmamasının  bir diğer nedeni ise Japonya’nın akıllı telefon ve tablet üretmesi. Onlar kafalarını kullanıp bu teknolojik araçları üretmekle uğraşırken biz onların ürettiği teknolojik araçları kullanmakla meşgul oluyoruz. Okullar da  artık ders kitapları kullanılmamaya başladı. Çünkü yerini tablet bilgisayarlar doldurdu. Biz gençler ülkemize nasıl sahip çıkacağız böyle? Ata’m en çok da neyden korkuyorum biliyor musun?  Ülkemizin  başka  ülkelerin eline geçmesinden. Zaten şimdiden terör ülkemizi yağmalamaya başladı. Doğu Anadolu da insanlar evlerini terör yüzünden boşaltıp başka bir yere göç etmek zorunda kaldılar. Orada çocuklar okula gidemiyor, çocuklar çocukluklarını yaşayamıyor. Çocuklara armağan ettiğin çocuk bayramında artık onlar oynamıyor, büyük törenler yapılmıyor. Çünkü bayramların kutlanması yasaklandı. Kutlansa bile okul bahçelerinde oluyor. Çocuk demişken de  “Andımızı” da kaldırdılar Ata’m. Biliyor musun ne kadar üzüldüm? Önceden sabahları sınıfa girmeden gür bir şekilde söylerdik ama şimdi herkes sessiz bir şekilde sınıfa giriyor. Hiçbir şeyin tadı kalmadı Ata’m. Biliyor musun akşamları televizyon açmaya korkar oldum. Çünkü her gün bir patlama, bir şehit haberi duyuyoruz. Tüm Türkiye yasa kapılıyoruz.
      Ata’m benim içimde o kadar şey var ki sana söylemek istediğim ama seni üzmekten, o güzelim mavi gözlerinden gözyaşı akıtmaktan korkuyorum. Ama sen bizi düşünme. Sen toprağında rahat uyu. Bu devlet biz gençlere emanet. Ben elimden geleni yapacağım bu vatana hayırlı bir evlat olmak için. Seni çok seviyorum ve çok özledim. Seni geri getirebileceğimi bilsem varımı yoğumu senin için harcarım Ata’m. Sen her zaman yanımızdasın.
     Her şeye rağmen hala umudum var.  Türk Milleti, tek bayrak altında ilelebet yaşayacak ve biz bu vatanın tek bir karış toprağını kimselere vermeyeceğiz.

                             NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE                     

 TAVAS ANADOLU LİSESİ
Kader AYDINOĞLU  

   
         
                 

 SENSİZ  GENÇLİK IZDIRAP  İÇİNDE

Atam ben 2016 yılının Atatürk ruhuyla yaşayan Türkiye Cumhuriyeti gençlerinden biriyim.
 Ben senin yaşadığın dönemde yaşamayı çok isterdim. Neden diye soracak olursan; Türklük ruhu, insanların yaşama ve yaşatma arzusu, tarih kokan topraklarımızın değeri, senin milletine verdiğin manevi güç sayesinde kendimi senin kadar güçlü hissedebilirdim. Ama şimdi bakıyorum ülkemizde bir kaos  dönemi hakim, terör olayları, kadınların kızların öldürüldüğü, insanlarda ki para hırsı, bizim senden aldığımız Türklük öz değerlerimize zarar veriyor. Ama “ümit ölünce bitermiş.” Ben bir Atatürk’ün kızı olarak umudumu yitirmedim. Çanakkale Savaş’ında omuzlarında karda kışta mermi taşıyan fedakar Türk kadınları gibi senin yolunda ilerleyeceğim. Senden sonra bir daha Atatürk gelmedi. Benim gibi düşünen ne kadar genç varsa akıntıya kürek çektiğimizin farkındayız. “Biz her şeyi gençliğe bırakacağız… Gençliğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktir.” Senin bu sözün beni daha da hırslandırıyor. Yolumuz çok çetin seni anlatmak bu dönemde, fikirlerini yaşatmak artık çok güç hale geldi. Niye ben de bir Sabiha Gökçen olmayayım ki, benim onlardan ne farkım ve eksiğim var. Çağdaş Türk kadını okumalı, çalışmalı, anne olmalı, Atatürkçü çocuklar yetiştirmeli. Seni anlamak her gencin ilkesi olmalı. Eminim hepimiz bu güzel vatanımızın nasıl kazanıldığını, mehmetçiklerimizin kanıyla sulanmış topraklarımızın değerini senin ruhunla anlamamız çok mümkün. Herkes senin eğitime ne kadar önem verdiğini bilir. Oysa şimdi neden bu kadar cahiliyet anlamıyorum. Atam o kadar bağnaz bir dönemde, demokratlığınla liderler arasında tarih yazdın. Sakın yanlış anlama sana ülkemin durumunu şikayet etmiyorum., sadece umutsuzluklarımı seninle paylaşıyorum. Ama her karanlığın sonu aydınlığa en yakın başlangıçtır. Senden aldığım öz değerlerle ülkemin çıtasını hep yükseklere taşımak ülkemin çıtasını hep yüksekte tutmak en büyük hedeflerim arasında olacak.
Atatürk ruhuyla yaşayan ben, eğitime destek vererek yetiştireceğim çocuklarıma da, seni anlatarak, Dünya’nın sonuna kadar Atatürk çiçekleri yetiştireceğim.
                                                                        Sevgili Atama Saygılarımla…
           TAVAS ANADOLU LİSESİ
SUDE     9/ C
               

HATTA ANLATAMADINIZ!


Onu anlayamadınız, onun açtığı yolu
Onun aydınlattığı ufku siz aydınlatamadınız.
Meydanda bas bas bağırmak değildir onu anlamak
Anlıyoruz dediniz anlayamadınız
Hatta anlatamadınız!

Her Cumhuriyet Bayramı’nda, Çanakkale Haftası’nda
Sokakları doldurup iki üç şiirle anlamış görünmeye çalıştınız.
Hafife aldığınız hafife aldırttınız. Çocuğunuza Atatürk sevgisini!
Onu anlatmayı bırakıp farklı şeyler öğretmek için uğraştınız,
Anlıyorum dediniz anlayamadınız.
Hatta anlatamadınız!

Onun yolundan gitseydiniz onu anlamak için,
Çaba sarfetmediniz çocuklarınıza boş şeyler öğretmek yerine
Atatürk sevgisini aşılamaya çalışsaydınız.
Atatürk resmi sadece asılıp bakılıp geçilmezdi.
Anlıyoruz dediniz anlayamadınız
Hatta anlatamadınız!

Biz çocuklar ufkumuzda Atatürk’ü görmek istiyoruz
Onun yolundan yürümek, onun hayallerini yaşamak istiyoruz
Bize masal anlatıp kitap okumayın
Bize Atatürk’ü anlatın!
Anlamamızı sağlayın gerisini bize bırakın.

TAVAS ANADOLU LİSESİ 
 Zennure SÖZLÜ  11/D
                                       
   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BİLKEM POPÜLER

ETİKETLER