1 Mart 2021 Pazartesi

BOŞALTIM SİSTEMİ (ÜRİNER SİSTEM) 1

 


Boşaltım, hücrelerin ve organizmanın canlılığını devam ettirebilmesi ve homeostazinin devamlılığının sağlanması için önemlidir. 

Boşaltım denince ilk akla gelen metabolizma atıkları 
su, CO2, amonyak (NH3), üre [CO(NH2)2] ve ürik asittir (C5H4N4O3).

Üre: Karaciğerde amonyağa karbondioksit katılımıyla sentezlenen azotlu organik bir

bileşiktir. Memelilerin ve kurbağaların ana azotlu atığıdır. Amonyağa göre daha az 

zararlı olduğu, suda yüksek oranda çözünebildiği için vücuttan az su ile birlikte atılır.

Su; akciğerler, böbrekler ve deri yoluyla dışarıya verilir.








ÜRİNER SİSTEMİN YAPISI, GÖREVİ VE İŞLEYİŞİ
  • Canlılarda metabolizma sonucu oluşan, vücut için gerekli olmayan ya da vücuda zararlı olan maddelerin dış ortama verilmesine boşaltım denir. 

BİLGİ:

Canlılarda boşaltımın amaçları:

1.CO2, H2O, amonyak, üre ve ürik asit gibi) metabolik atıkları vücuttan uzaklaştırmak.

2.Kararlı iç dengeyi (homeostasiyi) korumak.

3.Vücudun su, tuz ve iyon dengesini sağlamak.

4.Kan pH’sı belirli değerler arasında sabit tutmak.

5.İlaçlar ve toksik olabilecek ilaç ürünleri gibi yabancı maddeleri vücuttan uzaklaştırmak.

6.Glikoz, amino asit gibi gerekli olan maddelerin vücutta kalması sağlamak.

7. Tüm canlılarda boşaltımın ortak amacı vücudun su ve iyon dengesini ayarlamaktır.



BİLGİ:

Boşaltım, hücrelerin ve organizmanın canlılığını devam ettirebilmesi ve homeostazinin devamlılığının sağlanması için önemlidir. Boşaltım denince ilk akla gelen metabolizma atıkları su, CO2, amonyak (NH3), üre [CO(NH2)2] ve ürik asittir (C5H4N4O3).

Üre: Karaciğerde amonyağa karbondioksit katılımıyla sentezlenen azotlu organik bir

bileşiktir. Memelilerin ve kurbağaların ana azotlu atığıdır. Amonyağa göre daha az 

zararlı olduğu, suda yüksek oranda çözünebildiği için vücuttan az su ile birlikte atılır.

Su; akciğerler, böbrekler ve deri yoluyla dışarıya verilir.



BİLGİ:

  • Amonyak, üre ve ürik asidin oluşması için vücutta azotlu bileşiklerin katabolik reaksiyonlara uğraması gerekir. Oluşan bu ürünlerden amonyağın, vücuttan atılabilmesi için çok fazla suya ihtiyaç duyulur. Vücudun su kaybetmesi, homeostatik dengenin bozulmasına sebep olacağından amonyağın büyük bir kısmı karaciğerde üre ve biraz da ürik aside çevrilerek vücuttan atılır. İnsanda amonyağın bir kısmı, tuzların fazlası, su ve ilaç gibi maddeler, ana azotlu atık olan üre, idrar şeklinde böbreklerden atılır.
  • Katabolik Reaksiyonlar: Hayvansal hücrelerin dış ortamdan aldıkları küçük moleküllerden kendi yapılarında kullanabilecekleri yeni moleküller sentezlemesi olayına anabolizma denir. Anabolizma sonucu meydana gelen maddelerin sindirim ve solunum tepkimeleriyle yıkılmasına katabolizma denir.
  •  Azotlu boşaltım atıklarının;
Canlılarda azotlu boşaltım ürünlerinin zehirlilik oranı çoktan aza doğru;
Amonyak, üre, ürik asit şeklindedir.

Bu atıkların vücuttan uzaklaştırılması için gerekli olan su miktarı çoktan aza

Amonyak, üre ve ürik asit şeklindedir.

Suda çözünme oranları: 

Amonyak > Üre > Ürik asi

  • İnsanlarda azotlu atıkların üreye çevrilerek vücuttan uzaklaştırılması, su kaybını engelleyici bir adaptasyona örnektir.
Üretiminde harcanan ATP miktarları: 

Ürik asit >Üre > Amonyak




BİLGİ:

Canlılardaki başlıca boşaltım maddeleri ve atıldığı yapılar:

Deri: CO2, üre, ürik asit, tuz, su

Bağırsak: Safra (en önemlisi), bilurubin ve az miktarda su

Akciğer: Su buharı ve karbondioksit

Böbrek: Üre, tuz, su, kreatin, B ve C vitaminlerinin fazlası ve diğer maddeler.

Sindirim atığı atma (dışkılama) doğrudan boşaltım değildir.




BİLGİ:

1.Amonyak (NH3):  En zehirli boşaltım maddesidir. Atılması sırasında bol suya ihtiyaç duyulduğu için, su kaybı problemi olmayan suda ya da nemli ortamlarda yaşayan canlılarda gözlenir.

Paramesyum gibi tek hücrelilerde, hidra ve planarya gibi omurgasız hayvanların çoğunda, balık ve kurbağa larvası gibi omurgalılarda azotlu atık amonyaktır.

2.Üre: Amonyaktan daha aza zehirlidir. Ancak yine dışarı atılırken bir miktar suyla birlikte atılır. İnsanlar azotlu artık olarak üre atarlar. Üre sentezi karaciğerde gerçekleşir. Memeliler, çoğu amfibienler, köpekbalıkları, bazı kemikli balıklarda azotlu atık üredir.

3.Ürik asit: Suda çözünmez. Ürik asit kristalleri sindirim kanalıyla atılır ve vücudun aşırı su kaybı önlenmiş olur. Kuşlar, böcekler, birçok sürüngen ve toprak salyangozlarının azotlu boşaltım ürünü ürik asittir.

  • Memeliler (insan) amonyağı karaciğerin kupfer hücrelerinde ornitin devri reaksiyonları ile üreye dönüştürür.
1 molekül üre sentezi için;

2 molekül amonyak, 1 molekül CO2, 3 molekül ATP harcanır. Su hem oluşur hem de harcanır.





BİLGİ:

Canlılarda görülen azotlu atık çeşitleri

Canlıların azotlu boşaltım atıkları amonyak (NH3), üre ve ürik asittir.

Amonyak, protein ve nükleik asitlerin hücre içerisinde yıkımı ile veya amino asitlerin karbonhidratlara dönüşmesi sırasında oluşur.

Çok zehirli amonyak, birçok canlıda az zehirli üre ve ürik aside dönüştürülerek atılır.



  • Boşaltımda görev alan organlardan oluşan sisteme üriner sistem adı verilir. 
  • Hücrede metabolik olaylar sonucu oluşan atıklar, zararlı ve zehirli maddeler boşaltım ürünleridir.
  • Azotlu bileşikler olan proteinler ve nükleik asitler, hücrede yıkılırken zehir etkisine sahip amonyak açığa çıkar. Vücut, bu amonyağı karaciğerde üre döngüsüyle üreye çevirir.
  • Amonyağın üreye dönüştürülmesi karasal canlılarda su kaybını azaltmaya yönelik bir adaptasyondur. 
  • Üre, diğer metabolik atıklarla üriner sistem ile vücuttan uzaklaştırılır. 
  • Üriner sistem, atık maddeleri vücuttan uzaklaştırırken aynı zamanda vücut sıvılarının hacminin ve bileşiminin kontrolüne yardımcı olur.
  • Üriner sistem, 
Yabancı maddeleri ve metabolik atıkları vücuttan uzaklaştırır.

Vücudun su dengesini düzenleyerek kanın hacmini ve basıncını da ayarlar. 

Sodyum, potasyum ve klor gibi elektrolitlerin kan plazmasındaki yoğunluğunun ayarlar.

Kanın pH seviyesinin dengelenmesine de katkıda bulunur. (Bikarbonat ya da hidrojen atar)

D3 vitaminini aktifleştirerek kalsiyum seviyesinin ayarlanmasına yardım eder.

Üriner sistem ve karaciğerle uzun süreli açlık durumunda laktik asit, pirüvat, gliserol, aminoasit gibi karbonhidrat olmayan kaynaklardan glikoz sentezlenir. Böylece vücudun şeker ihtiyacı karşılanır. 

Böbrekler eritropoietin hormonu salgılayarak kemik iliğinde alyuvar yapımını uyarır. Bu nedenle kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda genellikle anemi gelişir. 
Böbrekler hasar görmüşse görevini yerine getirmez. Dolayısıyla yeterli düzeyde eritropoietin hormonu salgılayamazlarsa alyuvar sayısında sürekli bir düşüş söz konusu olur. 

  • Uzun süreli açlıkta böbreklerde aminoasit,yağ asidi ve gliserol’den glikoz sentezlenir.(Glukoneogenez)
İnsanda üriner sistemini oluşturan yapılar; 
  • Böbrekler, 
  • Üreter,
  • İdrar kesesi (mesane) 
  • Üretra

Böbrekler: Kanı süzerek idrar oluşumunu

Üreter (idrar kanalı): Oluşan idrarın idrar kesesine taşınmasını

İdrar kesesi (mesane): İdrarın depolanmasını

Üretra (dış idrar kanalı): İdrarın vücut dışına atılmasını sağlar.











  • Böbrek atardamarıyla böbreklere gelen kan burada süzülür. İdrar, üreterle idrar kesesine taşınır. İdrar kesesinde depolanan atıklar üretrayla dışarı atılır.


BİLGİ:

Üretranın çevresinde çizgili kaslar bulunduğu için idrar çıkarma kontrol altına alınabilir.

Erkeklerde üretra kanalından farklı zamanlarda hem idrar hem de sperm atılır.

Dişilerde ise üretra kanalından sadece idrar atılır.




BÖBREĞİN YAPISI:
Böbrekler; 
Karın boşluğunun arka tarafında yer alır.
Bir çift organdır.
Yetişkin bir insanda her biri yumruk büyüklüğünde yaklaşık 150 gram ağırlığındadır.
İdrar oluşumunu sağlar
Kalpten çıkan oksijence zengin kanın yaklaşık %25’i böbreklere gelir. 
Dakikada yaklaşık 1100 ml kan böbreklerden geçer. 
Böbrekler; kabuktan (korteks), özden (medulla) ve havuzcuktan (pelvis) oluşur.
Böbrek, bağ dokudan oluşmuş bir zarla çevrilidir.
İdrar; böbrekteki nefronlar tarafından oluşturulur, kanallar vasıtasıyla havuzcukta toplanır,
üreterle mesaneye taşınır.









NEFRONUN YAPISI:
  • Böbreklerin işlevsel birimleri nefronlardır. Bu yapılara süzme birimi de diyebiliriz.
  • Yetişkin bir insanın her bir böbreğinde yaklaşık bir milyon nefron bulunur. 
  • Kabuk ve öz bölgelerinde konumlanan nefronların bazıları öz bölgesinin derinliklerine kadar uzanır
  • Nefronlar, suyun geri kazanımında ve yoğun idrar oluşumunda etkilidir. 
Bir nefronu oluşturan temel kısımlar:
1.Malpighi Cisimciği
a. Gomerulus kılcalları
b. Bowman kapsülü

2.Boşaltım Kanalcığı (Nefron Kanalcığı)
a. Proksimal tüp
b. Henle kulpu
c. Distal tüp
d. İdrar toplama kanalları.












BİLGİ:

Böbrek atardamarı, metabolik atıklar bakımından kirli, oksijen yönüyle temiz kan taşır ve kanı böbreğe getirir.

Böbrek toplardamarı ise, metabolik ürünler yönüyle temiz, karbondioksit bakımından kirli kan taşır.



1.Malpighi Cisimciği: 
  • Glomerulus kılcalları Bowman (Bovman) kapsülü adı verilen bir kapsülle çevrilidir. 
  • Glomerulus kılcalları ve Bowman kapsülünün oluşturduğu yapıya Malpighi cisimciği denir.
a. Glomerulus Kılcalları:
  • Her bir nefronda nefrona kanı getiren getirici atardamar ile kanı götüren götürücü atardamar arasında bir kılcal damar yumağından oluşmuş glomerulus bulunur. 
  • Bowman kapsülünün içini dolduran kılcal damarlardan oluşmuş bir atardamar yumağıdır. 
  • Bowman kapsülüne giren getirici atardamar, glomerulus yumağını oluşturan kılcallara ayrılır. 
  • Bu kılcallar birleşerek götürücü atardamar olarak Bowman kapsülünden çıkar. 
  • Çıkan bu atardamar, böbrek kılcallarına ayrılarak nefron kanalcıklarının etrafını sarar ve daha sonra birleşerek böbrek toplardamarına bağlanır.
  • Getirici atardamar, kanı glomerulus kılcallarına getirirken; götürücü atardamar, süzülmüş kanı glomerulus kılcallarından alarak bowman kapsülünden çıkar.
  • Kan plazmasındaki bazı maddeler, kan basıncının etkisiyle glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne geçer.
  • Atardamarlar arasında meydana gelmiş glomerulus kılcalları çift katlı epitele sahiptir.Bu nedenle yüksek kan basıncına diğer organlara ait kılcal damarlardan daha dayanıklıdır.
  • Henle kulpunun inen ve çıkan kollarının alt tarafı daha ince duvarlara sahiptir.
  • Bowman kapsülüne geçen süzüntü, nefron tübüllerinden (kanallarından) geçerek işlenir. 
  • Sırasıyla proksimal tüpten, Henle kulpundan ve distal tüpten geçen süzüntünü içeriği işlenerek değişir.







BİLGİ:

Glomerulus kılcallarının çift katlı olmasına karşılık doku kılcallarından daha fazla geçirgen olmasının nedeni: Glomerulus kılcallarının kan basıncının yüksek olması ve por sayısının fazla olmasıdır.

 


b. Bowman Kapsülü:
  • Glomerulusun etrafını tamamen saran, nefronun kanalcığının genişlemiş başlangıç kısmıdır. 
  • Tek katlı yassı epitelden oluşur.
  • Glomerulusta kanın süzülmesi ile oluşan süzüntünün boşaltım kanalcığına aktarılmasını sağlar.

2.Boşaltım Kanalcığı (Nefron Kanalcığı):

  • Bowman kapsülünün devamı olan nefron kanalcığı kübik epitel hücrelerden oluşmuştur.
  • Proksimal tüp, henle kulpu ve distaltüpden olmak üzere üç kısımdan oluşur.
a.Proksimal tüp;
  • Kabuk bölgesinde bulunur. 
  • Bu yapının devamı öz bölgesinde henle kulpunu meydana getirir.
b.Henle kulpu;
  • Öz bölgesinden tekrar kabuk bölgesine çıkarak ikinci kıvrımlı kısım olan distal tüpü oluşturur.
c.Distal tüp;
  • Daha geniş olan idrar toplama kanalına bağlanır. 
  • İdrar toplama kanalları öz bölgesinde piramit şeklindeki yapıları meydana getirir. 
  • İdrar toplama kanallarının açık uçları piramidin tepesinden havuzcuğa açılır.







Glomerulus kılcalları ile diğer doku kılcallarının karşılaştırılması

Glomerulus Kılcalları

Vücut Kılcalları

İki (getirici ve götürücü) atardamar arasında yer alır.

Bir atardamar ile bir toplar damar arasında yer alır.

Kan basıncı doku kılcallarının kan basıncının yaklaşık iki katı kadar fazladır. (70 mmHg)

Kan basıncı glomerulus kılcallarına göre daha düşüktür.

Kan basıncı her yede aynı yani sabittir.

Kan basıncı, atardamar ucundan toplardamar ucuna doğru gittikçe azalır.

Çift katlı yassı epitel dokudan (endotel) oluşur.

Tek katlı yassı epitelden oluşur.

Madde geçirgenliği daha fazladır.

Madde geçirgenliği daha azdır.

Yüksek kan basıncının etkisiyle sadece madde çıkışı (süzülme) olur. Madde geçişi tek yönlü gerçekleşir.

Atardamar ucundan madde çıkışı (süzülme), toplar damar ucundan ise madde girişi (geri emilim) olur. Madde geçişi çift yönlüdür.

·         Glomerulus kılcallarının çift katlı olması yüksek kan basıncına dayanma özelliği kazandırır.

 




BİLGİ:

Getirici atardamardan götürücü atardamara doğru gidildikçe damar daralır.

Bu durum glomerulusta kan basıncının düşmesini engeller.













BİLGİ:
Sağlıklı bireylerde, böbrekler tarafından sentezlenip salgılanan eritropoietin hormonu, kırmızı kemik iliğini uyararak alyuvar üretimini sağlar. 
Bu hormon, hücrelerde yeterli düzeyde oksijen bulunmaması durumunda salgılanır.
Eritropoetinin %90’nını böbrekler, %10’ununu karaciğer üretir.







İDRAR OLUŞUMU:
Böbrek; nefronlarda idrar oluşturma işlevini üç aşamada gerçekleştirir.
1.Süzülme, 
2.Geri emilim ve 
3.Salgılama 

DEVAMI BOŞALTIM 2. BÖLÜMÜNDE


















1 yorum:

BİLKEM POPÜLER

ETİKETLER