O artık Aşık Mahzuni Şerif’ti..
Aşık Veysel’in deyimiyle, “Pir Sultan“dı..
Sazı sivri telliydi..
Ağzı da sivri dilli..
Türkülerinde puşt da derdi..
Ana avrad küfür de ederdi..
Ama insanı severdi..
Yıl
1940..
Cumhuriyetten
17 yıl sonra..
Kahramanmaraş’ın
Afşin ilçesine bağlı Berçenek Köyü..
Köyün
sahibi tek kişi..
Bir
ağa..
Köylü
milletin efendisi değil..
Ağa
köylünün efendisi..
Herkes
ona çalışmak zorunda..
Boğaz
tokluğuna..
Böyle
bir ortamda doğdu, Şerif Çırık..
Daha
çocukken gördü..
Ezen
ile ezileni..
Köye
asker geldiğinde ağanın sofrasında ziyafet verilirdi..
Yutkulanarak
izlerdi, yemek yiyenleri..
O
masada olmayı çok isterdi..
Belki
de o yüzden büyüyünce asker olmak istedi..
Askeri
okula gitti..
Çok
başarılı oldu..
Ama
27 Mayıs darbesiyle askerlikten soğudu..
Yapamadı..
Bıraktı..
Artık
işsiz, güçsüzdü..
Elinden
gelen tek şey saz çalmaktı..
O da
saz çaldı..
*.
*. *
Kısa
sürede nam saldı..
Ozan
oldu..
Türküleri
dillere destan oldu..
Ama
öyle etliye sütlüye karışmayanlardan değil..
Haksızlığa
başkaldıranlardandı..
Ersen
ve Dadaşlar, Edip Akbayram,Cem Karaca, Selda Bağcan ve niceleri onun
türküleriyle ünlendi..
O
artık Aşık Mahzuni Şerif’ti..
Aşık
Veysel’in deyimiyle, “Pir Sultan“dı..
Sazı
sivri telliydi..
Ağzı
da sivri dilli..
Türkülerinde
puşt da derdi..
Ana
avrad küfür de ederdi..
Ama
insanı severdi..
Çok
tutuklandı, yargılandı..
Hapisler
yattı..
Türküleri
toplatıldı..
Pes
etmedi.
Herkes
ona komünist derdi..
O
ise kendisini Atatürkçü olarak tanımlardı..
“Samsun’dan
gel, sarı saçlım, mavi gözlüm” derdi..
Hatta,
komünist diyenlere bir türkü ile cevap verdi.
“Kim
diyorsa Mahzuni’ye komünist,
Onun
imanından şüphe etmeli.
Böyle
bir millete kim etse gasid
Yedi
sülalesin topa tutmalı”
*.
*. *
Yıl
1972..
12
Mart askeri muhtırasıyla Süleyman Demirel hükümeti devrilmişti..
Yerine
Nihat Erim başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu..
Bu
hükümet de sol kesime karşı şiddetli baskı uyguluyordu..
Sol
nefes alamıyordu..
Kitaplar,
türküler toplatılıyordu..
Üstelik
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan daha yeni asılmıştı..
Mahir
Çayan vurulmuştu..
O
günlerde bu isimlere değil türkü yakmak, adlarını anmak yasaktı..
Büyük
suçtu..
Hemen
içeri atarlardı..
İşkencede
inim inim inletirlerdi..
Ama
Aşık Mahzuni durur mu?
Aldı
bağlamayı eline.
Mızrabı
vurdu, sazın teline..
*.
*. *
“Köşkün
sarayın yıkılsın
Erim
erim eriyesin
Umudun
suya dökülsün
Erim
erim eriyesin
Çölden
çöle sürünesin
….
Musa
isen Tur-i Sinan
Haktan
gelmiş idi İnan
Yesin
seni yılan Çayan
Erim
erim eriyesin
Sürüm
sürüm sürünesin
….
Aslan
pençesi vurulsun
Çayın
Deniz’de kurusun
Gözlerin
yansın çürüsün
Erim
erim eriyesin
Sürüm
sürüm sürünesin”
*.
*. -*
Türkü
kısa sürede dillere düştü..
Plakları
kapış kapıştı..
Ankara
önce bir şey anlamadı türküden..
Ama
Mahzuni sevdalıları anlamıştı..
Türküde
şifreler vardı..
Erim
erim eriyesin; NİHAT ERİM’e..
Musa
isen Tur-i Sinan; SİNAN CEMGİL‘e..
Haktan
gelmiş idi İnan; HÜSEYİN İNAN‘a..
Yesin
seni yılan Çayan; MAHİR ÇAYAN‘a..
Aslan
pençesi vurulsun; YUSUF ASLAN‘a..
..Ve
Çayın
Deniz’de kurusun; DENİZ GEZMİŞ‘e yazılmıştı..
*.
*. *
Egemenler
bir süre sonra uyandılar..
Mahkemeye
verdiler..
Başbakan
Nihat Erim’e hakaretten,,
Mahkemede
türküyü dinleyen hakimler bile vokal yaptı..
Ama
10 ay hapis yattı.
Mahzuni
Şerif 13 yıl önce bir mayıs sabahı aramızdan ayrıldı..
Geride
400’e yakın plak, 50’nin üzerinde kaset ve şiirlerini yazdığı 9 kitap bıraktı.
Malum
önümüzde seçim var.
Büyük
Ozan’ı kendi mısralarıyla analım..
“Yuh
yuh soyanlara
Soyup
kaçıp doyanlara
İnsana
kıyanlara,
Yazık
şu uyuyanlara”
(Sedat
Kaya)
———————–
Sözün
özü:
“Bu
toprağın türkülerini yakanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür”
ÖYLE
ŞİFRELİ BİR TÜRKÜ YAZDI Kİ, DENİZLER’İ ASANLAR ŞAŞTI, KALDI!.
6
Mayıs 2015 by SEDAT KAYA
Kaynak: https://sedatinadresi.wordpress.com/2015/05/06/oyle-sifreli-bir-turku-yazdi-ki-denizleri-asanlar-sasti-kaldi/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder